25 Şubat 2016

 At pazarında darbe senaryoları

Siyasette bir dalgalanma yaşanacağı aşikar. Türkiye'nin hükümet modeli ve devlet anlayışı bakımından güçlü bir değişim iradesi sergilediği, bu iradenin, 1 Kasım seçimlerinde yüzde 49'u aşkın oyla AK Parti ve 10 Ağustos'ta yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da vücut bulduğu bir dönemde, siyasetin kendi seyrinde devam edeceğini zaten beklemiyoruz.

Bu sadece Türkiye'ye özgü bir durum da değil üstelik. Bu denli stratejik bir coğrafyada, hele imparatorluk bakiyesi gibi bir zenginliğe sahip bir ülkedeki değişim sürecinin, dış müdahalelere maruz kalmaması imkansız.

Bu müdahalelerin, bazen siyaset mühendisliği ile, çaresiz kaldıklarındaysa, askeri ya da sivil darbelerle gerçekleştiğine dair tarihin sayfalarında onlarca örnek var.

Küresel Sistemin bölgesel ve küresel oyunları için “oyunbozan” bir Türkiye ve “itaatkar olmayan” bir yönetim iradesiyle gerçekleştirilmeye çalışılan sistemsel ve zihniyet değişimi de bu çerçevede bir takım “dış müdahalelere” gebe.

İşte yazılıp çiziliyor; “Bahar aylarında bir kalkışma” hareketine girişileceği öne sürülüyor. İstihbari çalışmalarda bu iddiaları güçlendirecek epeyce bulgu da var. Yine, bilhassa Fetullahçı Terör Örgütü'nün Türk Silahlı Kuvvetlerine sistematik olarak sızdırdığı mensupları eliyle bir Askeri Darbe denemesinde bulunacağı da fısıldanıyor kulaktan kulağa.

DAVOS'TA EYLÜL, AT PAZARI'NDA “DOKUZUNCU AY”

Gazeteciler için bu iddialar, “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” anlayışıyla takip edilmesi ve irdelenmesi gereken şeyler. Nitekim bu iddialar üzerine yoğunlaştığımız bir dönemde, “Davos Bombası” patladı. İddia o kadar sağlam olmalı ki; Doğu Perinçek gibi kıymet-i harbiyesi olmayan, marjinal ve hangi zeminde olacağına dair kuşkuların her daim sıcak kaldığı bir isim üzerinden servis edildi. Perinçek üzerinden servis edilen iddiaya göre; Fetullahçı Terör Örgütü ile en “barışık” AK Partili olan Ali Babacan, Davos'ta, Küresel ekonomik düzenin ana aktörlerine hitaben, “Bize Eylül'e kadar müsaade edin, Erdoğan'ı etkisiz hale getireceğiz” ifadelerini kullanmış.

Babacan'a atfen aktarılan “Erdoğan'ın etkisizleştirileceği” tarih enteresan! Zira “neden Eylül” sorusuna cevap aradığım anlarda, siyaseten meftalaşmış birkaç kişinin At Pazarı'nda toplandığına dair ilginç bir bilgi geldi.

AT PAZARI'NDA DARBE SENARYOLARI!

Çoğunuz bilirsiniz; At Pazarı, Ankara'nın tarih kokan mekanlarının başında gelir. Değerli “Antikaları” burada bulabileceğiniz gibi; değerini kaybetmiş ancak antika diye pazarlanmaya çalışılan “atıkları” da burada ayrışır, antikacılar ve koleksiyonerler.

At Pazarı, bir süredir medyada dillendirilen “AK Parti içinden yeni bir siyasi hareket çıkacağı” iddialarının merkezine oturtulan Hamamönü'ne de yakın. Hatta bu iddialar içerisinde ismi geçen “eski” politikacı Gürcan Dağdaş'ın ofisinin Hamamönü'nde değil; At Pazarı'nda olduğunu hatırlatayım.

İşte o ofis, birkaç gün önce, siyasetin birkaç “antikasını” ağırlamış. Bir malzemeye dair “Antika” “atık” mı sorusunun en doğru cevabını alabileceğiniz kaynağıma göre; Dağdaş, ofisinde Bülent Arınç, Bekir Aksoy ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'yı ağırlamış.

“Ne var bunda, insanlar bir araya da mı gelmeyecek” diyenler olacağını göz ardı etmiyorum. Ama bunu göz önünde bulunduracağım diye görmezden gelinmesi gereken şey, Türkiye'nin sistemsel ve zihniyet değişim iradesinin kesintiye uğratılması maksadıyla gelmesi olası dış müdahalenin ip uçlarıysa görmezden gelemem.

Antika bilirkişisi de diyebileceğim kaynağıma göre; bir süredir AK Parti tabanı ve yönetiminde de büyük rahatsızlık uyandıran açıklamalarıyla gündeme gelen Bülent Arınç, “bahar ayında önemli bir iç kalkışmanın ve kaosun olacağı, bunun AK Parti iktidarı ve Erdoğan için zor bir sürece dönüşeceği” yönünde beyanlarda bulunmuş. Bu kaos dönemi ile Erdoğan'ın tasfiye edilememesi durumunda “dokuzuncu ayda bir Askeri Darbe'nin geleceğine” vurgu yapmış.

“Dokuzuncu ay” Eylül ayı. Yani Ali Babacan'a atfen gündeme gelen, “Erdoğan'ı etkisiz hale getirme” tarihi. Babacan ve Arınç arasındaki FETÖ merkezli “zilliyet ilişkisini”, TSK içerisindeki Fetullahçı Terör Örgütü sızıntılarına henüz dokunulmadığını düşününce dehşete düşmemek ne mümkün.

MİT MÜSTEŞARLIĞI DA MASADA!

Bu konuşmaların seyrinde devreye girdiği iddia edilen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın, MİT Müsteşarlığı konusundaki beyanları da aynı çerçevede.

Kasırga'nın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Tokyo'ya gideceğine dair çıkan haberleri teyit edip, onun yerine İbrahim Kalın ve Levent Göktaş'ın da yer aldığı isimleri zikrettiği, Arınç'ın “Darbe Senaryosu” bağlamında, Levent Göktaş'ın Asker kökenli oluşuna dikkat çektiğini aktaran kaynağım, Kasırga'nın, “Erdoğan'ın elindeki 8 kişilik isim listesine” dair merakının da şaşırtıcı olduğunu söyledi.

Bir “antika” ustası olan kaynağım, Erdoğan'ın hem olası Darbe girişimlerini hem de küresel arka planı olan taarruzları önlemek için “sır gibi” sakladığı bu 8 kişilik isim listesiyle bağlantılı planları olduğundan söz eden Kasırga'nın Arınç'ın, “Eylül'de Darbe” söylemine itiraz etmemesini ise manidar bulmuş.

Yaşadığım dehşeti belli etmemek adına kaynağımdan ayrılırken, “peki bu At Pazarı turun, koleksiyonunu zenginleştirecek antika açısından verimli geçti mi” diye sordum.

Meğer asıl şaşkınlık ondaymış ki; “Ne antikası, bütün günüm antika diye kakalanmaya çalışılan değersiz atıkları ayrıştırmakla geçti” diye cevap verdi.

Ne diyelim! İnşallah bu ülke, bu millet de, önüne “antika” diye sürülen “değersiz atıkları” ayrıştırma ferasetini muhafaza ediyordur.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir